Son Yazılar..

Post Top Ad

Your Ad Spot

7 Nisan 2020 Salı

Gördüklermiz Gerçekmi ? Beyin Nasıl Görür ?


GÖRMEK NE DEMEK ?


Sabah uyandığınız andan başlayarak bir ışık ses ve koku selinin hucumuna uğrarsınız duyularınız dolup taşar yapacağınız tek şey ...

                                        Her gün orada olmaktır düşünmenize yada herhangi
                                        bir çaba göstermenize gerek kalmadan dünyanın
                                        yadsınamaz gerçekliğiyle sarılmışsınız dır artık  .
                                        Peki ama bu gerçekliğin ne kadar beyninizin ürünüdür ?
                                        ne kadarı yalnızca sizin kafanızın içinde kendini gösterir.

                                 


                 Yukrıdaki resimde hareket etmemesine rağmen biz hareket ediyor olarak algılarız .

                Şeklin yerinde sabit durduğunu bildiğimiz halde beyniniz nasıl olur da hareket                          algılar ...

               Bu tür göz yanılmaları dış dünyayla ilgili kurduğumuz görüntünün gerçeği tam                        olarak temsil
         etmeyebileceğinin ip uçlarını verir bize gerçeklik algımız ORALARDA olup bitenlerden            çok beynimizin içinde olup bitenlerle ilgilidir.


                                                 GÖRDÜKLERİMİZ GERÇEK Mİ ?

Duyularınız aracılığıyla dış dünyaya doğrudan erişiminiz olduğunu hissedersiniz . elinizi uzatır
ve fiziksel dünyaya ait bir nesneye dokunabilirsiniz elinizdeki kahve bardağı yada oturduğunuz koltuk gibi bu dokunuşu parmaklarınızda hissetseniz de aslında her şey beynin görev kontrol merkezinde gerçekleşmektedir.

Aynı şey bütün duygusal deneyimleriniz  içinde geçerlidir . görme gözlerinizde , işitme kulaklarınızda, koklama burnunuzda yürütülen eylemler değildir Bütün duyusal deneyimleriniz beyindeki bilgi sayımsal malzeme içindeki etkinlik fırtınalarıyla gerçekleşir . 

İşin özü şurada yatar beyninizin dışarıdaki dünyaya herhangi bir erişimi yoktur kafatasınızın içindeki
karanlık sessiz odasına hapsedilmiş olan bu organ dış dünyaya hiçbir zaman doğrudan
deneyimlememiştir ve deneyimlemeyecektir de .

Dışarıdaki bilginin beyne girişi için tek yol vardır .


Duyu organlarınız yani gözleriniz ,kulaklarınız  ,burnunuz ,diliniz ve deriniz birer çevirmen olarak işlev görür ve birbirinden çok farklı bilgi kaynaklarından( fotonlar , hava basınç kanalları , molekül değişimleri ,Basınç , doku sıcaklık ) gibi algıladıkları bilgileri beyinde kullanılan ortak birime elektro kimyasal sinyallere dönüştürürler .

Bu elektro kimyasal sinyaller , yoğun nöron ağı içinde fişek gibi ilerlerler sinyal üretici temel hücreler, nöronlar dır.

Beyin içinde bulunan yaklaşık yüz milyar nörondan her biri , yaşamımız boyunca her saniye onlarca yada yüzlerce elektirik atımını binlerce başka nörona göndermektedir.

Deneyimlediğiniz her şey , algıladığınız her bir görüntü , ses yada koku ,  bir deneyim olmaktan çok , karanlık bir tiyatroda oynanan elektro kimyasal bir oyundur .

Öyleyse beyin bir muazzam elektro kimyasal örüntü, dünyayla ilgili işe yarar bir kavrayışa nasıl dönüştürür ...
Bunu yapmak için kullandığı yol , farklı duyusal girdilerden aldığı sinyalleri karşılaştırmak ve dışarıda olup bitenler hakkında en iyi tahmini yürütmek içinde var olan örüntüleri saptamaktadır.

Bu işleyiş öylesine güçlüdür ki yapılan işin hiç çaba gerektirmediği izlenimini verir .
ama biraz daha yakından bakalım duruma en baskın duyumuzla görmeyle işe başlayalım .

GÖZLERİMİZ KAMERA MIDIR ?


Görme eylemi bizim için öylesine doğaldır ki bunu bu eylem bize çok basitmiş gibi görünse de  Perde arkasında yürüyen işlevi görebilmek için görme duyusunu kaybettikten sonra onu yeniden kazanma şansını yakalayan bir kişinin hikayesine göz atalım ...

Amerika 'da  dünyaya gelmiş Mike 3,5 yaşında görme yetisini kaybetmişti. ve gözleri görmese de Mike ünlü bir iş adamı ve başarılı bir kayakçı'ydı . Mike 45 yaşına kadar bu şekilde hayatını devam ettirirken gözlerinin tedavi edilebileceğini öğrendi. ve tedavi için hastaneye yattı ve ameliyatı gayet başarılı geçti . Mike' ın göz bantlarını çıkarıldığında ne yaşadığını şöyle anlatıyor ,
      Bir anda ışıklar çakmış ve görüntüler gözüme doğru yağmaya başlamıştı , Bu etki benim için faza güçlüydü .
Mike 'ın yeni korneaları tam olması gerektiği gibi alıyor ve odaklıyor du ama beyni almakta olduğu bu bilgilere den bir anlam çıkaramamıştı.  Mike etrafındaki şeyleri tanımlayamıyordu eşyaları tanımlayabilmek için eskiden de yaptığı gibi dokunarak ,duyarak... yapıyordu . 

Doktor bu işinde  tam olarak başarılı olmuştu ama Mike' a sorarsanız yaşadığı şeyi görme olarak tanımlayamıyordu .

Mike'ın deneyimlerinden çıkan ders görme sisteminin bir kamera gibi çalışmadığıdır. Görmek için işlevsel gözlerden fazlası gerekmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sayfalar

Post Top Ad

Your Ad Spot

Sayfalar